Dervişoğlu: STK’lar, sendikalar, üniversiteler sükutu terk etsin, nedir bu sessizlik?

İYİ Parti Genel Lideri Müsavat Dervişoğlu, Kırşehir’de partisinin genişletilmiş vilayet divan toplantısına katıldı.

Toplantıda konuşma yapan Dervişoğlu, Türk Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında soruşturma açılmasına reaksiyon gösterdi.

Dervişoğlu, “Milletin kursağındakine bile göz koyan bir iktidarın, o millete aş, iş ve ekmek imkanı üreten iş insanlarımıza atar-gider yapmaya hakkı yoktur. TÜSİAD’ın uzun vakittir aldığı tavır ve konuma, sessizliğine dair kelam hakkım gizlidir. Lakin ne demiş de soruşturma açıyorsunuz? Ülke olarak moralimiz bozuk demiş. Değil mi? Bolu’da 78 canımızı verdiğimiz sorumsuzluktan bahsetmiş. Palavra mı? Uyduruk münasebetlerle açılan soruşturmalarla, insanları hukukun tüm kurallarını ihlal ederek cezaevlerine atılıyor demiş. O denli yapmıyorlar mı? Soma’daki, İliç’teki madende, sarsıntıdaki enkazda canlarımız; sorumsuzlukların, denetimsizliklerin kurbanı oldu demiş. Bu gerçeğe kim itiraz edebilir?” dedi.

“Açık seçik hatırlatayım; nitekim en çok da yalancılar korkar” diyen Dervişoğlu, “Birçok gelişmeye sessiz kalmış olsa da TÜSİAD yöneticileri bugün hakikati dillendirdiler. Ne oldu? Tak çabucak soruşturma. Pekala münasebet ne? ‘Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’. Yahu aslında açtığınız soruşturmalar ve verdiğiniz kararlar adil değil ki. Hangi adil yargılamayı etkileme kabahatinden bahsediyorsunuz? Bir öbür münasebet ne? ‘Gerçeğe karşıt bilgiyi alenen yayma’. Kelamların hiçbir yerinde gerçeği karşıt bilgi görmedim. Evet, moralimiz bozuk. Evet, çöken bir sistemin arazlarına canlar veriyoruz. Evet, ağzını açanı cezaevine yollayan muktedirler, demokrasimize de adalet sistemimize de ziyan veriyor. Bunları söylemek şayet kabahati beraberinde getiriyorsa o cürmü Türk milleti ismine ben de işliyorum” sözlerini kullandı.

Sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlere seslenen Müsavat Dervişoğlu, “TÜSİAD YİK Başkanı’na reva görülen muameleye bakarak bu ülkenin hamasetini ortaya koyması lazım. Başka sivil toplum kuruluşlarına, hür bilim kuruluşlarına, üniversitelere, üniversite hocalarına sesleniyorum: Bunlara karşı sükutu artık terk etsinler, TÜSİAD nasıl konuştuysa artık sendikalar da üniversiteler de aydınlar da konuşsun istiyorum. Kelam veriyorum, sonuna kadar yanlarında ve artlarında olacağım. Nedir bu sessizlik, nedir bu sükut? Merhametsiz bir idarenin, ceberut bir iktidarın insanlarını baskılamalarına bu kadar nasıl istek gösterebiliyorsunuz? Neden susuyorsunuz, kimden korkuyorsunuz?” diye konuştu.

İYİ Parti başkanı Dervişoğlu’nun konuşmasından başlıklar şöyle.

KENDİLERİNDEN SONRAKİ PERİYODA BÜYÜK BİR ENKAZ BIRAKTILAR: Bu sistem, memlekette ne demokrasi ne hukuk ne toplumsal adalet ne de bu ülkenin geleceğinin kurtarılmasına yönelik bir umut bıraktı. Bu ülkenin yöneticileri kendilerinden sonraki periyoda büyük bir enkaz bırakmıştır. O enkazı kaldırmak da bizlerin vazifesi olmalıdır. İYİ Parti işte budur, bunun için kurulmuştur ve İYİ Parti bu seyahatini kendisine inananlarla sürdürecektir.

HİÇ KİMSE BİZİ SUSKUNLUĞA İTEMEZ: Milletin bekası kelam konusu olduğu yerde hiç kimse bizi suskunluğa itemez. Abdullah Öcalan üzere bir caniden bir barış güvercini türetmeye çalışıyorlar. Herkes durdu, herkes baktı; “Acaba ne dersek ne etkilenir? Biz bununla ilgili yanlış bir şey söylersek sanki bize ileride ne derler? Tarih bizi nasıl yazar” kaygısına kapıldılar. Hiç kimse ağzını açıp bir şey diyemedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “Abdullah Öcalan bu Meclis’e cesetlerimizi çiğnemeden giremez” diyen bir tek İYİ Parti ve GÜZEL Partililer vardı.

ERDOĞAN BİR DAHA ADAY OLAMAZ: Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na nazaran bir daha Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Zira Anayasamız, bir Cumhurbaşkanı fakat iki kere seçilir diyor. Tayyip Erdoğan Beyefendi de üçüncü defa seçilmiş, dördüncü kere seçilmesinin önünü açabilecek anayasal düzenlemelerin peşinde koşuyor. Evet siyaset bir arenadır. Fakat hiçbirimiz gladyatör değiliz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’na sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Anayasa şayet iki sefer seçilir diyor ise ve üçüncü kere da seçilmişse bu siyasetin ayıbıdır. Bu siyaset yeni bir ayıp işlemekten azami ölçüde uzak durmalıdır.

SAHİBİ OLMADIĞIMIZ MASANIN SANDALYESİ OLMAYACAĞIZ: Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesi, cumhurbaşkanlığı seçimi sorununa galebe çalıyor. Türkiye’de maalesef bunu tartışmaya başladı. Daima onu düşünüyoruz, “Orada kim olacak, burada ne olacak, bu sistem kime nazaran tanzim edilecek?” İşi buna nazaran düzenlemeye çalışıyorlar. Buradan onlara da sesleniyorum: Hiç kimseye karşı şahsen ve dava arkadaşlarımla birlikte bir önyargımız yoktur fakat hiç kimsenin bir oburunu hafife alma talihi da yoktur. Bu türlü bir şeye asla müsaade vermeyeceğimi buradan ilan ediyorum. Sahibi olmadığımız masanın sandalyesi olmayacağımızı da söz ediyorum.

BU HAM BİR HAYAL: 23 yıldan beri iş başında bulunan bir iktidar var, 23 yıldan beri de bu iş başında bulunan iktidarı seçim sandığında yenemeyen bir muhalefet var. Biz bu iktidardan elbette ki şikayet ediyoruz. Yeniden beni yanlış anlamasınlar; “muhalefete muhalefet ediyor” hiç demesinler. Lakin bu muhalefet, bu vakte kadar yaptıklarından gerçek sonuç çıkmadığına nazaran evvela danışmak mecburiyetinde olduğunu unutmamalıdır. Yani “Ben bunu bu türlü yaparım, millet de benim peşime takılmazlarsa, siyasi partiler benim kararıma uymazlarsa millet onlara oyun bozan muamelesi yapmak suretiyle ceza verir” diye düşünenler var. Bu ham bir hayaldir.

SEÇİME NE OLACAK, BUGÜNDEN KESTİREBİLMEK MÜMKÜN DEĞİL: Seçim vaktine kadar ne olacaktır onu bugünden kestirebilmek mümkün değildir. Onun için boş hayallerin, ham hayallerin peşinden koşmaya hiç gerek yoktur. Bu millet kendi içinden nasıl Mustafa Kemaller çıkardıysa onu bu ceberut sistemden kurtaracak ne büyük memleket evlatları çıkarır. Hiç kimse hayal kurmasın. Biz varız ve biz buradayız.

MÜSAVAT DERVİŞOĞLU KİMDİR DİYE SORANLARA VERECEK YANITINIZ VAR: Süleyman Demirel’in samimiyetini özlemiyor musunuz? Bülent Ecevit’in nezaketini özlemiyor musunuz? Necmettin Erbakan’ın inancına bağlılığını özlemiyor musunuz? Turgut Özal’ın sempatisini, “Turgut amca” vasfını ve çalışkanlığını özlemiyor musunuz? Mefkuresine kurban olan Muhsin Yazıcıoğlu’nu özlemiyor musunuz? Büyük bir çaba cehdi ve azmiyle Türk siyasetinde Türk milliyetçilerini kelam sahibi yapmak için yollara düşen Alparslan Türkeş’in gayret cehdini ve azmini özlemiyor muzunuz? İşte Müsavat Dervişoğlu kimdir diye soranlara verecek yanıtınız var. Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Muhsin Yazıcıoğlu, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş neyse Müsavat Dervişoğlu’nun olmak istediği şey o büyük insanların toplamıdır diyebilirsiniz.

(BÜLTEN)